Sancar, gazeteciliğin fedakârlık, sorumluluk ve tarafsızlık gerektiren bir meslek olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:

“Gazeteciler; halkın haber alma hakkını savunan, doğru bilgiye ulaşması için çaba gösteren, olayları tarafsız bir şekilde aktaran önemli kamu görevlileridir. Onlar, demokrasinin sesi, özgürlüğün teminatıdır. Gazetecilik, sadece haber yazmak değil; doğruyu savunmak, gerçeği korumak ve halkın çıkarlarını gözetmek demektir. Bu nedenle gazeteciler, toplumun vicdanıdır.”

Sancar, özellikle yerel basının önemine de değinerek şu değerlendirmede bulundu:

“Yerel gazeteciler, bulundukları bölgelerde halkın sesi olma görevini büyük bir özveriyle sürdürmektedir. Kısıtlı imkânlarla çalışan, buna rağmen toplumsal sorumluluğunu yerine getiren yerel basın mensuplarının emekleri, hiçbir şekilde göz ardı edilmemelidir. Onların varlığı, hem yerel demokrasinin hem de toplumsal dayanışmanın devamı açısından büyük bir değere sahiptir.”

Basın özgürlüğünün demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından biri olduğuna dikkat çeken Sancar, açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:

“Basın özgürlüğü olmadan ne demokrasi olur, ne de adaletin tam anlamıyla tesis edilmesi mümkündür. Gazeteciler, görevlerini baskı altında kalmadan, sansür uygulanmadan ve özgür bir ortamda yapabilmelidir. Gerçeklerin ifade edildiği, her görüşün özgürce dile getirildiği bir medya ortamı, gelişmiş bir ülkenin göstergesidir.”