|
Tweet |
“Eğer bir hastanın başındaki doktor, hastanın yakını kadar üzülmüyorsa, o hastanın ölmesi onu ilgilendirmez. Türkiye ekonomisi de bugün o halde. Ekonominin başında olanlar hastayı görüyor ama umursamıyor. Bütçe açık, cari açık, enflasyon patlamış ama kimsenin umurunda değil. Sürekli revize edilen hedeflerle günü kurtarmaya çalışıyorlar.”
“ARZ YÖNLÜ EKONOMİYİ HAYATA GEÇİREMİYORLAR”
Çetinkaya, mevcut ekonomik politikalarda temel sorunun üretim eksikliği olduğuna dikkat çekti:
“Sorun çok açık: üretim ekonomisini harekete geçiremiyorlar. Arz yönlü ekonomi dediğimiz üretim odaklı politikaları devreye almadan bu enflasyon durmaz. Üretmeden tüketen, tasarruf etmeden israf eden bir ülke haline geldik.”
İSRAF EKONOMİSİ HALKIN ÜZERİNDE EZİYOR
Türkiye’nin ekonomik dengesizliğinin temelinde israf bulunduğunu vurgulayan Çetinkaya, şu değerlendirmede bulundu:
“Bugün 16 milyondan fazla emekli, 7 milyondan fazla asgari ücretli yaşam savaşı veriyor. Emeklinin üstüne basarak, çalışanın sırtına yük bindirerek ülke yönetilmez. Buna karşın devletin lüksü, şatafatı ve gereksiz harcamaları devam ediyor. Bu tablo ne vicdana ne akla sığar.”
DEVLETİN PAYI ARTIYOR, HALKIN PAYI AZALIYOR
Çetinkaya, Türkiye’nin gelir dağılımındaki adaletsizliğe dikkat çekti:
“Bugün Türkiye’nin gayri safi yurt içi hasılası 57 trilyon TL’ye ulaşmış durumda. Ancak bu büyümeden vatandaşın payına düşen giderek azalıyor. Ülke gelirinin dörtte birini devlet kullanıyor. 15 trilyonluk kamu bütçesiyle ülke yönetiliyor ama kalan 40 trilyonluk milli gelirin doğru yönetilmediği ortada. Devlet büyüdükçe vatandaş küçülüyor, kaynaklar üretime değil gösterişe gidiyor.”
“GERÇEK BAŞARI ÜRETİM VE ADALETLE GELİR”
Yeminli Mali Müşavir Cihat Çetinkaya, açıklamasının sonunda sürdürülebilir kalkınmanın yolunun üretimden ve adaletten geçtiğini belirtti:
“Ekonomiyi israfla değil, vicdanla yönetmek gerekir. Üretimi artırmadan, tasarruf yapmadan, adil paylaşımı sağlamadan hiçbir büyüme kalıcı olmaz. Türkiye’nin yeniden kalkınması; adaletli, şeffaf ve üretime dayalı bir ekonomiyle mümkündür. Gerçek başarı, üretim ve adaletle gelir.”